Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu

19 Şubat 2014 Çarşamba

BAFTA Awards 2014 - Kırmızı Halı


İngilizlerin Oscar'ı sayılabilecek, Oscar için de ipucu olabilecek nitelikteki British Aceademy Film Awards (BAFTA) bu sene de 67. kez Londra'daki Kraliyet Opera binasında görkemli bir şekilde sahiplerini buldu.


Buldu buldu ama ödül töreninde ödüllerden çok, uzun bir aradan sonra kırmızı halıda boy gösteren Brangalina konuşuldu. Öyle ki; çift kırmızı halıya bir adım attı ve mııııııhhteşem ötesi klaslarıyla kırmızı halıdaki bütün paçozların havasını yerle bir etti. Özellikle Angelina Jolie, Saint Laurent marka smokini ile Madonna gibi bizi masküleğe boğmadan kırmızı halının en efsanevi isimlerinden biri olmayı başardı. Angelina takım elbisesi içinde bile seksi görünedursun, sevgili Brad'ciğim de özel dikim Valentino'su içinde 'Fight Club' tan kalma bir günden, seksi bakışlar atıyordu.


Ödül töreninde siyahlara bürünerek şıklığı yakalayan tek isim elbette ki Angelina'cığım değildi. Uma Thurman da straples kesim Atelier Versace'si ve boynundaki zarif kolyesi ile çabasız şıklığın kitabını yazıyordu. Bunun yanında sevgili Cate Blanchett ise siyah üstüne gümüş çiçekli Alexander McQuenn'i ile en iyi oyuncu ödülünü almış olmanın keyfini çıkartıyordu. Fakat sevgili Cate'ciğimin boynunda ki kolye her ne kadar gümüş renkli çiçeklere uydurulmaya çalışılıp, Chopard marka olsa bile bana kıyafeti için fazla büyük, 'madalyonumsu' ve şekilsiz geldi. Onun yerine şık bir gerdanlık tercih edilseydi daha güzel olabilirdi.


Siyahlarla başlamışken siyahlarla devam ediyorum ve görmüş olduğunuz gibi Londra'nın kasvetli havasına direnemeyen bütün ünlülerin siyah giydiği bir ödül töreni ile karşı karşıyayız. Amy Adams, en iyi kadın oyuncu ödülünü kaptırmış olmanın verdiği üzüntü ile giymiş olduğu siyah Victoria Beckham elbisesi ile asil bir portre çizerken, Gwendoline Christie ise kırmızı halı için son derece uygunsuz kısa siyah elbisesi ile kırmızı başlıklı kızın ormanda kaybolmuş ikiz kardeşi gibi duruyordu. Edith Bowman'dan ise, o saçlarını 1.000.000.000 watt elektirik vermişcesine yapan kuaföründen kurtulana kadar bahsetmek istemiyorum. Helen Mirren'a gelecek olursak; 60'ı çoktan devirmiş olmasına rağmen kırmızı halıda nasıl hem asil hem de taş gibi kalınabileceğinin kitabını, en şık haliyle yazıyordu.


Törende bir de ''Madem herkes siyah giyiyor biz de bir değişiklik yapalım ve lacivert giyelim!'' diyen ünlü kafilesi vardı ki sürüsüne bereket! Ben ki lacivert gibi ara renklerden hiç hoşlanmayan bir insan olduğum için (çünkü ne siyahtır ne mavi, insanı sinir eder!) bu bölümdeki kimselere tahammülüm yok. Gillian Anderson, mavi tonlarından oluşan vintage Balmain marka bir elbise tercih ederken (bence burada boynuna daha büyük bir kolye ya da gösterişli bir gerdanlık daha güzel olurdu) Lea Seydoux kırmızı halının başka bir köşesinde uygunsuz etek boyu ve kalın bacakları ile adeta bir varoş gülü olarak salınıyordu. Josephine de la Baume ise söylemesi havalı olan ismine karşın, sünnet çocuğunun yengesi misali üzerine geçirdiği tül ile sadeliğin suyunu çıkartırken; tam tersi yönde Maggie Gyllenhaal da göz yoran, fazla detaylı Lanvin elbisesi ile Rahibe Teresa misali ortalarda salınıyordu.


Londra'daki kasvetli ve kapalı hava herkesin içine fenalık getiredursun, kış günü zerafetinden geri kal(a)mayıp, beyazlara bürünen ünlüler de vardı. Emma Thompson, beyaz kürklü montu ile bu ünlülerin 'en üşüyeni' olarak başı çekerken; kış günü totosuna bahardan kalma bir kelebek kondurarak 'en üşümüyormuş' taklidi yapan ünlü de Hofit Golan oldu! Bunun yanında artık içimize fenalık getiren önü kısa, arkası uzun Mulberry marka elbisesi ile Sally Hawkins gecenin 'en demodesi' olurken; Sai Bennett ise yaşına yakışan fakat üç katlı, bol kremalı doğum günü pastası izlenimi veren beyaz elbisesi ile 'en az daha gayret etse olacak' olan isim oldu!


Efkarlı siyahlardan, iç bayan lacivertlerden ve göz alan beyazlardan sıkıldıysanız sıra renk patlaması yaşayan ünlülere geldi. Beyninin Londra soğuklarında donduğunu ve düşünme yetisini kaybettiğini düşündüğüm Lilly Allen tipsiz Vivienne Westwood elbisesi ile ''Geyşa'cılık'' oynarken; Lupita Nyong'o ise her zamanki gibi yine fazlaca parlak (teniyle çok yakıştığından olsa gerek) zümrüt yeşil Dior bir elbise tercih etti. Kemer ve bileklik uyumu ile de bütün artı puanları topladı yürüdü. Naomie Harris ise pembe derin yırtmaçlı Gucci elbisesi ve Christian Louboutin ayakkabıları ile oldukça seksi görünüyordu.



Tören sadece, ''siyah giyen kadınlar'' ''kış günü beyaz giyen düşkünler'' ve ''renk patlaması yaşayan ünlüler'' den oluşmuyordu elbette. Bunun yanında başka bir kafile de ''Alla beni pulla beniii'' diye bağırırken görüntülendi! Al koynuna kısmının en çekici ünlüsü Olga Kurylenko ise cut-out kesimli Burberry elbisesi ile deniz kızı gibi görürken; Ruth Wilson da Angelina misali maskülen şıklığı, takımı ile uyumlu saç ve makyajı ile göz dolduruyordu. Bunun yanında Rebbeca Wang ise altın sarı elbisesi ile Çinli prensesleri andırırken; Joely Richardson da gün batımını andıran kırmızı üzerine güneş şeklinde altın işlemeli elbisesi ile oldukça hoş görünüyordu.


Her törende olduğu gibi bu törende de gelmeden önce kafasını duvara çarpıp, yanlış seçimlere kurban giden ünlüler vardı. Fearne Cotton, saçları ile aynı renk, aşırı parlak ve gereksiz kapalı sarı elbisesi ile bir moda katliamına sebebiyet verirken; Alicia Vikander yersiz mavi sandaletleri ile tamamladığı Tüylü Chanel'i ile katliamın en rüküş kurbanlarındandı.


Son olarak bu post'u göz alıcı ve insanı hasedinden çatlatıcı derecede birbirine yakışan çiftlerle bitiyoruz. BAFTA bunlardan ibaretti kızlar. Şimdilik Adios! Bir sonraki postta görüşünceye dek seksi kalın!


1 yorum:

  1. Harika yazıyorsunuz. Okurken çok eğlendim, yeni postunuzu merakla bekliyorum!

    YanıtlaSil

Yorumlarınız benim için önemli, lütfen fikirlerinizi benimle paylaşın :)
Sorularınız için Instagram hesabım (matmazel_nikki) her zaman aktif!

Matmazelin Penceresi © 2014. Haklarım Var Tümü De Gizlidir | Destek-Blogger

Tasarım-Değmesin Yağlı Boya