Hepinize yeniden merhabalar! 28 gün çeken şu kısacık ay öylesine dopdolu geçti ki nasıl geçtiğini bile anlamadan mart ayına girdik! Hatta öyle ki şubat ayında başlayan koşturmacaya mart ayında hız kesmeden devam ettiğim için geçtiğimiz ayın favorilerini bir kaç gün geç yazmış olabilirim! Hazırsanız Şubat ayında izlediğim filmlerden yeni keşiflerime ve en sevdiğim ürünlere kadar en çok neleri kullanmışım bir bakalım!
Öncelikle bu ay şubat ayında tesadüf eseri izlediğim, sinema kanalında denk gelince bir anda tutsağı olarak kanalı değiştiremediğim bir filmle başlayalım! İspanyol sinemasında adeta sessiz sinema kuşağına saygı duruşu niteliğindeki filmin adı: Blancanieves! Grimm kardeşlerin meşhur Pamuk Prenses ve 7 Cüceler romanını, 1920'lere bambaşka bir bakış açısı ile taşıyor. 2012 yapımı olmasına rağmen, izleyicide 1920'lerde çekildiğine dair en ufak bir şüphe uyandırmayacak olan bu harika filmi kesinlikle izlemenizi öneririm!
Bunun haricinde son bir kaç aydır ASMR'ye merak saldım. Son aylarda bedensel olarak yorgun olsam da uykuya dalma problemi yaşıyordum ve bu esnada tesadüf eseri keşfettiğim ASMR, aslında günlük hayatta arka planda duyduğumuz kağıt, cam, kitap, makas, klavye vb. sesleri odak alarak rahatlamayı ve gevşemeyi sağlayan bir yöntem. Genel olarak 3D ses kaydı ile yapıldığı için kulaklıkla dinlemenin şart olduğu ASMR videolarından sizin için bir kaç tanesini aşağıya bırakacağım.
Nesnelerde tıkırtı yapılarak hazırlanan ASMR'ler: (Üstlerine tıklayarak direkt videolara gidebilirsiniz.)
İlk dinlediğinizde kulağınıza kulağınıza fısıldayan tuhaf davranışı abla, şizofrenik belirtiler gösterdiğini düşündüğünüz kameraya en yakın arkadaşı misali davranan, makyaj yapan, yemek yediren ve hatta cilt bakımı yaptıran ASMR'tisler gözünüze çok tuhaf görünecek olsa da bir süre sonra tuhaf bir şekilde izlemeye devam ediyor ve garip olsa da rahatlıyorsunuz. Uyku probleminiz ya da yüksek kaygı ve stresiniz varsa mutlaka bir deneyin.
Farklı türlerdeki ASMR'ler
Hazır filmler, yeni kültürlerden falan bahsediyorken bu ay severek okuduğum bir kitabı da hemen ekleyeyim buraya. Muhteşem Gatsby kitabını ya da filmini bilirsiniz. Kitabın yazarı Scott Fitzgerald'ı çok sevdiğim 1920'lerde yaşadığı için Muhteşem Gatsby filmindeki karakterlerle hayal etmek hep çok hoşuma gitmiştir ve Scott Fitzgerald'ın gösterişli hayatına her daim ilgi duymuş ve eşi Zelda Fitzgerald ile olan dillere destan, çılgın uçuk kaçık aşkını hep merak etmiştim. Bu ay okuduğum ''Zelda Fitzgerald'ın Romanı'' isimli kitap Zelda'nın ve Scott'ın çılgınlar gibi merak ettiğim hayatlarına açılan bir kapı oldu.
1920'lerin şaşalı hayatları, flapper dress'leri, bol aksesuarlı ve ışıltılı göz kamaştırıcı giyim tarzları, dönemin yeni çıkan lüks ve cool arabaları ve bol partili yaşamının Zelda Fitzgerald'ın ağzından anlatıldığı romanda Scott Fitzgerald'ı bambaşka bir bakış açısı ile görüyorunuz. Bunun yanında kitabı okurken kitapla ilişkili olan daha önce izlemiş olduğum Muhteşem Gatsby ve Paris'te Gece Yarısı isimli iki filmi yeniden izledim ve adeta bir zaman makinesine binerek 20'lerin o canlı ve heyacanlı yaşamına ışınlanmak istedim. Hem filmi hem de kitapları şiddetle ama şiddetle tavsiye ederim!
Paris'in 1920'lerinden Adana'nın 2017'sine keskin bir dönüş yapmak gerekirse geçtiğimiz ayın bir diğer favorisi de Instagram camiası üzerinden pek bir ünlenen, ünlülerin hatta iş adamlarının bile geldiği, Kebaptan sonra Adana'yı bir başka lezzetle yeniden andıran; Levent Börekçilik. Adana'da yaşadığımı söyleyince herkesin ortak sorusu olan ''Börekçi Levent' gittin mi?'' sorularına yenik düşerek bir pazar sabahı erkenden kalkıp giyinip kuşanıp Börekçi Levent'e gittik. İlk olarak giyinip kuşanmaya pek gerek olmayan aşırı salaş bir ortamı var. Hatta dükkanı bile yok direkt tabladan satıyor börekler. Ama öyle bir satıyor ki biz daha oradayken 6 tepsi böreği satıp bitirdiler. Hatta banka sırası alır gibi fiş veriyorlar çünkü inanılmaz bir kalabalık oluyor özellikle sabah saatlerinde. Ortamı stadyum çıkışı gibi sadece erkeklerden oluşsa da, oturacak yeri dahi olmasa, odak börek olunca sabırla bekledik sıramızı. İlk başta ortam sebebi ile aşırı ön yargılı olsam da açık ve net; sağlam bir su böreği sektörü olan Adana'da yediğim en bol peynirli ve lezzetli su böreğiydi kendisi. Yani pazar sabı erken kalkıp, Adana'yı bir ucundan diğer ucuna kat etmiş olmamıza değecek kadar iyi! Yolunuz düşerse kesinlikle bir deneyin!
Son olarak kozmetik favorilerime gelmek gerekirse bu ay Garnier Kusursuz Makyaj Temizleme Jeli kesinlikle en çok kullandığım ürün oldu. Makyajı tek seferde bol su yardımı ile akıtması bu ay bana her zamanki makyaj temizleme mendillerimi bıraktırdı. Detaylı yorumunu ''Matmazel Deneyimledi'' bölümünde yazdım, tıklayarak okuyabilirsiniz.
Son olarak geçtiğimiz ay ki bir diğer kozmetik favorim Sephora'nın yeşil çay özlü matlaştırıcı ve kızarıklık-leke karşıtı yüz maskesi. Cildi nemlendirirken yatıştıran, maskesinin kalıbı yüze mükemmel oturan ve yüzden kaymayan, çok kaliteli bir maske. Sivilcelerimin çok olduğu bir günde cilt bakımı sonrasında denediğimde sivilcelerin kırmızılıklarını ve şişliklerini çok güzel dindirdi. 15 TL gibi de uygun bir fiyatı vardı. Çok severek kullandım.
Kapanışı Şubat ayında en sevdiğim şarkıyla yapıyorum. Katy Perry Chained To The Rhythm! Geçtiğimiz ay hayatımın arka planında sanki hep bu şarkı çaldı! Evet Şubat Favorileri böyleydi, şimdilik Adios! Bir sonraki post'a kadar seksi kalın!
Facebook: Matmazelin Penceresi
Twitter: Matmazelin Penceresi
Instagram: Matmazel Nikki
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız benim için önemli, lütfen fikirlerinizi benimle paylaşın :)
Sorularınız için Instagram hesabım (matmazel_nikki) her zaman aktif!